*Allâh-u Teâlâ'ya ilimsiz ibadet eden kimse, değirmene bağlı merkep gibidir. Gün boyunca yürür, fakat hep aynı yerindedir. Cahil de böyledir. Cehaletle, Allâh-u Teâlâ'ya pek çok ibadet eder kendince; fakat bu ibadeti, onu Allâh'ın rızasına yakınlaştırmaz. Kul, ibadetini cehaleti yüzünden emre uygun olarak yapamaz. Dolayısıyla, boşu boşuna yorulmuş, meşakkat ve zahmet çekmiş olur ve Peygmber Efendimiz'in şu hadisi şerifinin anlamının altına girer (Nice gece namaz kılanlar vardır ki, onlara uykusuzluk ve yorgunluktan başka birşey kalmaz ve nice oruç tutanlar vardır ki onlara açlık ve susuzluktan başka birşey kalmaz). Bir iş, ancak, emredildiği şekilde yapılırsa ibadet olur. Bu da, ancak ilimle bilinir. Peygamber efendimiz mealen, (İlim öğrenmek, kadın erkek, her Müslümana farzdır) buyurdu. Bu, sahibinin imanını, tevhidini, amelini sahih kılan, mutlaka bilmesi lazım olan ilim, yani ilm-i hal bilgisidir. İnsanı tevhide, doğru imana, yani Ehl-i sünnet itikadına ulaştırmayan her ilim, batıldır. Bu sebeple, ibadetler, ancak ilimle doğru yapılabilir.
"Hesaba çekilmeden önce kendinizi sorgulayınız, hesaba çekiniz; Amelleriniz tartılmadan önce, kendi amellerinizi tartınız ve hayırlı ameller işleyerek kendinizi ahirete hazırlayınız"."Herhangi bir makama gelmeden önce (bir işe başlamadan önce) İLİM ÖĞRENİNiZ." - hz. Ömer -
İlim ruhun gıdasıdır, mal ise cesedin gıdasıdır.İlim hiçbir servet ile satın alınmaz. Onun içindir ki, bir cahil ne derecede zengin olursa olsun, en fakir bir alim ile mukayese olunmaz. İlim çok kıymetlidir. İlim olmadan ibadet olmaz, ilim olmadan amel olmaz, ilim olmadan ihlâs olmaz. İlm-i hâl, her mükellefin öğrenmek zorunda olduğu ilimdir.